Thursday, 19 February 2015

Bebeklerde Ek Gıdalara Erken ve Geç Başlamanın Sakıncaları

Merhabalar,

Bir önceki yazımda; bebeklerde ek gıdaya geçiş ve bizim Ali Kerem üzerinden örnek bir ek gıda tablosu ile bu zorlu süreci nasıl atlatırız, önce neyden ve ne kadar başlamak lazım ve ne sıklıkta olmalı, tüm bunlara değinerek sizlerle paylaşmıştım. Şimdi ise ek gıdalarla ilgili olarak, geçiş döneminin ayarlanması, erken ve geç ek gıdalara başlamanın sakıncalarından bahsedeceğim.

Bebeklerde 6-12 ay arası dönem, beslenme açısından oldukça duyarlı bir dönemdir. Bebek memeye bağımlılıktan kurtulmaya başladığı bu dönemde hayatında ilk kez tadacağı besinleri tüketmeye başlar.

Bebeğin ilk altı ay biyolojik ve psikolojik tüm gereksinimlerini karşılayan anne sütü bu aydan itibaren bebeğin gereksinimlerini karşılayamaz. Belki protein gereksinimini karşılayabilen anne sütünün sağladığı enerji, gereksinimin gerisindedir. Bu sebeple, aslında gene anne sütünün bir besleyiciliği söz konusudur ancak o dönemde bebeğin alması gereken miktarın biraz daha altında olduğundan bu şekilde besin takviyeleri ile gelişimin devam etmesi gerekmektedir. Ancak bunun kararını verecek olan kişi tabii ki de bebek olmamakla birlikte bu dönemde sadece annenin isteklerine itaat söz konusu olmaktadır. Yani anne bu geçişi nasıl sağlıklı ve düzenli yürütebilir ve bebeğe besin takviyesi olarak ne verirse, bebek de o yönde bunları alır ve gelişimini devam ettirir.

Ancak gelelim şimdi;


Ek gıdalara erken başlamanın sakıncalarına 
  • Anne sütünün alımını kısıtlar ve proteinlerin günlük enerjiye katkısı azalır. Bu da büyüme hızını etkiler.
  • Alerjik hastalıkların ve özellikle gastrointestinal besin alerjilerinin görülme sıklığını artırır.( Çöliyak hastalığının erken başlamasında gluten ile erken aylarda karşılaşmanın rolü olduğu gösterilmiştir.)
  • Gıdaların kontamine (mikrop bulaşmış) olması olasılığı yüksek olduğundan bebekte enfeksiyon riski artar.
  • Verilen ek gıdalar anne sütünün antienfektif özelliklerini dilüe eder (sulandırır.).
  • Enfeksiyon gerek iştahı azaltarak, gerekse katabolik yollarla kayıpları arttırarak protein ve enerji açısından negatif dengeye neden olur.
  • Özellikle proteinden zengin solid besinlerin verilmesi böbrek solüt yükünü arttırarak hiperosmolarite ve dehidratasyona yol açar.
  • Verilen gıdalar hacimleri çok, enerjileri az gıdalardır, bebekte doygunluk yaratırlar.
  • Obezite riskini artırır.
  • Verilen gıdalar bebekte doygunluk yaratarak anne sütünü alımını kısıtlayabilirler.
Ek gıdalara geç başlamanın sakıncaları 
  • Ek besinlere başlamada gecikme (6 aydan sonra) enerji ve demir sağlamada yetersizliğe neden olur. Böylece çocuğun büyümesi geri kalır, demir eksikliği gelişebilir.
  • Ek gıdalar başlamanın davranışsal bir yönü vardır. 6. ay çocuğun çiğnemeyi öğrendiği dönemdir. Ek gıdalara geç başlanarak bu yetenek kazandırılmazsa, ileride önemli beslenme sorunları ortaya çıkabilir.
Bu dönemde bebeklerin mide kapasiteleri, dolayısı ile bir öğünde alacakları miktarlar kısıtlıdır. Az miktarda besin ile verilmek istenen enerjiye ulaşılması gerekir. Bu nedenle ek gıdalar enerjisi yoğun besinlerden seçilmelidir. Sütlü-unlu mamalar ve yoğurt, anne sütü yanı sıra bebeğe ilk verilecek ek gıdalar olabilir. Sütlü unlu mamalar hazırlanırken buğday unu dışındaki alerjik özellikleri daha az olan tahıl unları yeğlenmelidir. Pirinç unu bu özelliği nedeni ile sıklıkla kullanılır. Başlangıçta sulu muhallebi biçiminde hazırlanarak bebeğe verilen mamaların yoğunluğu daha sonra giderek artırılır. Ardından sırasıyla sebze püreleri, meyve püreleri ve kahvaltıya geçilir. Referans protein olarak kabul edilen yumurta sarısı katı pişmiş halde bu aylarda verilmeye başlanabilir. Dana eti ve tavuk eti gibi protein kaynaklarının diyete eklenmesi 7-8. aylarda olmalıdır. Et başta protein olmak üzere demir, çinko gibi mineralleri de sağlar. Başlangıçta sebze çorbalarına eklenen kıyma şeklinde tüketilen et, daha sonraki aylarda, çiğnemeyi öğrenen bebeğe köfte olarak sunulabilir. Pankreatik amilazın yeterli salgılanmaya başladığı 7-9. aylarda pilav, makarna, ekmek gibi nişastalı besinler verilmeye başlanabilir. Erken dönemde hazırlanan çorbalara eklenen baklagiller daha sonraki aylarda uygun biçimde hazırlanmış olarak diyete eklenebilir. 8-9. ayda diyete balık eklenebilir.

Aile sofrası için hazırlanmış yiyeceklerden bebek için uygun olanların seçilerek bebeğe verilebileceği zaman 9-12. aylardır. Anne evdeki yiyeceklerden uygun olanları seçerek (tuzsuz, salçasız ve baharatsız) bebeğini ideal biçimde besleyebilir. Bebeğin aile sofrası için hazırlanan besinlerle beslenmesi anneye bebeğin eğitimi ve diğer ev işleri için zaman kazandıracaktır. Bu nedenle bebekler 9-10 aylık olduklarında bebeğin eline kaşık verilmeli, kendi kendilerini beslemeye özendirilmeli, kısa süre için de olsa aile bireyleri ile sofraya oturtulmalı ve ev yapımı besinlere alıştırılmaya başlanmalıdır. Anne, aile çocuğu düzenli yemek yemeğe alıştırmalıdır. Doymuş çocuğa ısrar etmek veya az yiyen çocuğu başkaları ile kıyaslamak doğru değildir. Çocuğun büyüme ve gelişmesi normal ise yeterli beslenmiş kabul edilir. Annenin, bu evredeki ısrarcı ve zorlayıcı tutumu, aksine besin reddine yol açabilir. 

Eskiden kilo alımını ve boy uzamasını bu sebeplerle o kadar çok kafaya takıyordum ki, sağlık ocaklarındaki gibi tartı almıştım eve, acaba bu hafta kaç gram aldı, bu ay toplamda ne kadar aldı. Hele ilk zamanlarda aldı mı? verdi mi? neden böyle oldu? ne yapmalıyım yada yapmalıyız? diye kendimi yiyip bitiriyordum. Aslında ne gereksizmiş. Şimdilerde hiç kafaya takmıyorum, 27 aylık oldu oğlum ve artık şuna da alıştım, her hastalandığımızda en bir yarım kilo veriyor, her toparlandığımızda da bunu tekrar yerine koyabiliyoruz yada en azından verdiğimizi almaya çalışıyoruz. 

Annem hep diyor:" Çocuklar çiçek gibidir, bir solar bir açarlar ." diye. Gerçekten de öyle, en ufacık bir şeyde hassasiyetimiz fazla oluyor ve hemen soluyorlar ama sonrasında gene toparlanıp eski neşe ve sağlıklarına kavuşuyorlar... Bu sebeple de artık çok kafaya takmıyorum bu işleri, bir öğün yada gün yemezse bir sornaki öğün yada gün yada acıkınca tüm eksik kalanları tamamlıyorlar zaten....

Umarım bir faydam dokunabilmiştir sizlere.....

Sevgilerimle....

Şuh-i Fidan

1 comment:

  1. Merhaba, takipteyim, bana da beklerim..:)))
    http://meleginhediyeleri.blogspot.com.tr/

    ReplyDelete