Wednesday, 4 February 2015

Bir Annenin Anaokulu Günlüğü-1 Çocuklar Anaokuluna Ne Zaman Verilmeli? 2 Yaş Erken mi?

Merhabalar,

Bugün günlerden gene Ali Kerem diyorum ve size başımızdan geçen anaokulu maceramızı ve sonrasında yaşananları anlatıp, sizlerle de paylaşmak istiyorum...



Ama gelin bakalım öncesinde neler oldu size kısaca bir özetleyim:

Aslında şanslı kesim annelerdendim ben de. Çocuğuma doğduğu günden beri ilk 5,5 ay annemle birlikte bakmış, sonrasında da ben oğlum 5,5 aylıkken işe başlamıştım. Sağ olsun annem çeşitli rahatsızlıkları da olsa bizi idare etmiş, hafta içi bizde hafta sonunu da kendi evinde geçirerek bizi idare etmişti. Bu yıl yani 2014 yazında da hem çocuğa hem de kendine biraz değişiklik olsun diye, Kuşadası'ndaki yazlığa gitmeye karar verildi. Haziran 2014 sonu gibi de hep beraber yazlık sürecini başlatarak, hepimiz için farklılaşan hayata "merhaba" dedik. Ta kiii 06.08.2014 yani Ağustos'un ilk haftalarına kadar... Bu zaman zarfında ne oldu derseniz, ben yaklaşık bir buçuk aylık süreçte; 1 hafta işte 1 hafta izinde ve bayram tatilini de İzmir'de geçirecek şekilde ayarlayıp, eşim Emre'nin de aynı süreci 2'şer haftalık periyotlarla düzenleyerek birbirimizden çok da kopmayarak, bu yeni düzene alışma ve git gellerle yaşamaya başladık.





09.08.2014 Amcamızın düğünü için 06.08.2014 tarihinde tekrar İstanbul'a ma aile geri döndük. Ama asıl sorunlar tam da bu dönüşten yaklaşık 1,5 hafta önce başlamıştı. Annem iltihaplı eklem romatizması olan Romatoid Artrit hastasıydı. Ve bundan 10-12 yıl önce bu rahatsızlığı sebebiyle, iki diz kapağını kaybederek geçici protezler taktırmış ve vücudunda artık ölene kadar onunla sürekli yaşayacak olan hastalıkla savaşmaya başlamıştı. Yani bu şu demek; vücudunuzda ölene kadar bilinmeyen ve sıklıkla görülen bazı dönemlerde vücut iltihap oranınız yükseliyor, ağrılarınız oluyor, hareketleriniz kısıtlanıyor ve aslında kısaca siz bir süre hayattan istirahat bekliyorsunuz. İşte tam da bu dönemin son 1,5 haftada nüksetmesi, Ali Kerem'in bütün bir kış evde yaşadığı dört duvar arasından sıyrılışının ve özgürlüğününde tadına vararak, artık adımını kapıdan attığı anda sonsuz bir  özgürlükle bahçede ve çocuklarla bir arada olma mücadelesi başlamış ve aslında yazlık hem annem hem de Ali Kerem için biraz çekilmez olma yoluna girmişti. Annemin onun peşinde koşacak enerjisi olmaması, dizindeki protezlerin buna engel olması, Ali Kerem'in söz dinlememesi ve sürekli dışarıda olma isteği, anne-babadan kopmasından ötürü asiliği, söz dinlememesi, onları gene bir eve kapatmış, annem oğlan evden kaçması diye kapıları kilitlemeye, bir taraftan da kendiyle cebelleşmeye başlamış, ve birbirlerine hayatı çekilmez hale getirmişlerdi. 

O sırada düğün meseleleri de çıkınca zaten İstanbul'a geri döndüler. Emre'yle düşündük ve belki de aslında artık anneme de daha fazla yük olmayıp, Ali Kerem'e bir anaokulu bakıp, hemen başlatalım dedik. Bu kararı almamızdaki asıl sebep; tabii ki de bakacak başka birilerinin olmaması, çalışan bireyler olmamız, evde bakıcı olayına bu aşamada sıcak bakamamız vs. gibi etmenlerdi.

Bu vesileyle bakın nerelerden nerelere geldik...

Ali Kerem 21 Aylık- Aylardan Ağustos 2014 Tarih 11.08.2014- Saat 08:30-18:30:


Düğünden sonraki ilk pazartesi annemleri tekrar Kuşadası'na uğurladık ama bu sefer Ali Kerem'siz. Annem hala o şoku atlatamadığını söyler durur, bir an alınmış bir karar ve aslında oğlanla birlikte uçak geri dönüş biletleri bile alınmış hep beraber gitmelerini beklerlerken, bir anda o eli boş tek başına dönmek zorunda kalmıştı. Biz de aklımızda olan bir kaç anaokuluna bakıp, en son 2 ortak olarak apartman komşularımızın işlettiği eve de yakın olan anaokuluna kayıt yaptırarak Ali Kerem'i tam da bugün okula başlatmıştık.Bundan sonrasında çok özet ve net ifadelerle giderek süreci özetlemeye çalışacağım, yoksa yazı gittikçe gidiyor ben de kendimi tutamıyorum, en iyisi böyle sınır koymak ve hatta aynı ifadelerin içerisine sonradan öğrendiğimiz hataları da ekleyeceğim ki, sizlerde aynı hatalara düşmeyin diye...

Bir Annenin Anaokulu Günlüğü-1

11.08.2014- Saat 08:30-19:00 

08:30- Anaokuluna varış (Ben ve Ali Kerem)
09:00 Kahvaltı
10:00 Oyun saati
10:30 Benim okuldan ayrılışım -Ağlama Krizi-1
19:00 Anaokuluna gidiş ve Ali Kerem'i alma

Hata-1: İlk iki hafta alışma dönemi olarak geçer ve çocuk yalnızca yarım gün okulda kalır ve sonra öğlen sizin almanız gerekirmiş. Biz ne yaptık? Bizim gibi mesai yaptırarak çocuğu gidip akşamın 7'sinde yuvadan aldık.

Hata-2: Çocuk özellikle bu alışma sürecinde akşamları okulda okul servisinin çıkışından bile sonraya hatta tek çocuk olarak anaokulunu beklemeye kalmamalı. Biz ilk akşam Ali Kerem'i son ikiye kalan öğrenci olarak aldık. Neredeyse çocuğu terk edilmişlik sendromuna sokmak üzereyken...

12.08.2014- Saat 08:30-17:30 
08:30- Anaokuluna varış (Ben ve Ali Kerem)
09:00 Kahvaltı
10:00 Oyun saati
10:30 Benim okuldan ayrılışım -Ağlama Krizi-2 (Bugün ayrılırken o içerde ben dışarda ağlamaktan helak olduk.)
17:30 Anaokuluna gidiş ve Ali Kerem'i alma

İlk iki hafta çocuklar okula alışana kadar bu ağlama krizleri hep olurmuş ve istediklerini ağladıklarıyla yaptırabileceklerini düşünmelerine engel olmak için her ağlamaya cevap verilmemeliymiş. Tabii ağlamaktan ağlamaya da fark eder, bu onun ruh sağlığını bozacak şekilde ağır ve derin bir ağlama ise eğer ve çocukta iz bırakacak türdense hiç bir şart ve koşula bu ağlama bağlanamaz ve çocuk kurtarılmaya çalışılır.

13.08.2014- Saat 08:30-17:00 
08:30- Anaokuluna varış (Ben ve Ali Kerem)
09:00 Kahvaltı
10:00 Benim okuldan ayrılışım -Ağlama Krizi-3 (Gene ayrılırken o içerde ben dışarda ağlamaktan helak olduk.)
17:00 Anaokuluna gidiş ve Ali Kerem'i alma

14.08.2014- Saat 08:30-17:00 
08:30- Anaokuluna varış (Ben ve Ali Kerem)
09:00 Kahvaltı
10:00 Benim okuldan ayrılışım -Ağlama Krizi-4 (Gene ayrılırken o içerde ben dışarda ağlamaktan helak olduk.)
17:00 Anaokuluna gidiş ve Ali Kerem'i alma

15.08.2014- Saat 08:30-17:00 
08:30- Anaokuluna varış (Ben ve Ali Kerem) ve benim okuldan ayrılışım -Ağlama Krizi-5 (Daha kısa süreli ve az)
17:00 Anaokuluna gidiş ve Ali Kerem'i alma 

Evet... ilk hafta bitti böylece... Ben işe her gün geç gittim, ikimizde ağlama yağmuruna tutulduk, annelik iç güdüleri, çocuğun ruhsal hali çok ama çoook enteresan bir sürece girdik. Tam da bu haftalarda bu sebeplerden ötürü yeme-içmeden kesilmiş, neredeyse sadece 1 öğün ve öğlen yemek yer ve akşamları hiç bir şey yemez olmuştum bu psikoloji yüzünden... Bu sebepledir ki ve bu da etken olmuştur ki, tam 9 kilo verdim bu süreçte....

Gelelim ikici haftaya;

18.08.2014- Saat 08:30-15:30 
08:30- Anaokuluna varış (Ben ve Ali Kerem) ve benim okuldan ayrılışım -Ağlama Krizi-6 (Geçen hafta en sonkinden çok daha fazla, hafta sonu bir arada olmanın verdiği etkiyle de daha öfkeli ve şiddetli ağlama)
15:30 Anaokuluna gidiş ve Ali Kerem'i alma 

19.08.2014- Saat 08:30-17:30 
08:30- Anaokuluna varış (Ben ve Ali Kerem) ve benim okuldan ayrılışım -Ağlama Krizi-7 (Daha hafif şiddette ve kandırık bir ağlama)
17:30 Anaokuluna gidiş ve Ali Kerem'i alma 

20.08.2014- Saat 08:30-18:30 
08:30- Anaokuluna varış (Ben ve Ali Kerem) ve benim okuldan ayrılışım -Ağlama Krizi-8 (Daha hafif şiddette ve kandırık bir ağlama)
18:30 Anaokuluna gidiş ve Ali Kerem'i alma 

21.08.2014- Saat 08:30-19:00 
08:30- Anaokuluna varış (Ben ve Ali Kerem) ve benim okuldan ayrılışım -Ağlama Krizi-8 (Ağlama unutuldu gibi)
19:00 Anaokuluna gidiş ve Ali Kerem'i alma 

22.08.2014- Saat 08:30-19:00 
08:30- Anaokuluna varış (Ben ve Ali Kerem) ve benim okuldan ayrılışım -Sıkıntı yok.
19:00 Anaokuluna gidiş ve Ali Kerem'i alma 

Evettt en zor olan ilk süreci yani iki haftayı bitirdik. Çok sancılı, buhranlı ve kanamalı geçti gerçekten... 

Üçüncü hafta bu yukarıdaki sıkıntıları yaşamamaya sadece ara ara sancılar, hafif karın ağrıları gibi süreçler yaşayarak önümüzdeki iki ayı anaokulunda mutlu mesut atlattık... Ali Kerem bu dönemde 23 aylık oldu bu arada.

             

Anaokulu'nda neler yaşanmış bu ilk iki hafta boyunca derseniz de, aralıklarla ağlama krizleri, yememe krizleri, tutturma, kendini oradan oraya atma krizleri yaşanmış. İlk öğretmeni, bu zamanları hafif atlatalım, bir travma yaratmayalım diye çok uğraştım dedi. Mutfakta girip bulaşık mı yıkamadık, yemek mi yapmadık, tatlı mı pişirmedik, servis mi yapmadık? neler neler yaptık ki, aklını hep ferah tutalım, ağlamasın ve unutsun diye derdi.

             

             
             

Evet ilk iki haftadan sonrası gerçekten iyi geçmeye başlamış, severek ve isteyerek gitmeye başlamıştık anaokuluna. Biz de biraz dikkatli oluyor, daha erken almaya ve onu sona bırakmamaya çalışıyor, değişik ödüllerle ödüllendiriyor, ilgimizi üzerinden eksik etmiyorduk. Bu süreçte Ali Kerem'e de çok şey katmıştı anaokulu, paylaşmayı, daha düzgün ve dengeli beslenmeyi, saati saatine yaşamayı, konuşmayı, emzik bırakmayı bile sağlamıştı bize...

Tabii bu da çok uzun sürmedi, ta kii kış gelip çatana ve hastalıklar baş gösterene kadar... Aralıksız bu süreçten sonra 2 ay yaklaşık birer hafta aralıklarla antibiyotikler kullanmaya başladık. Hatta öyle ki, antibiyotik ve envai çeşit ilaç kullanıyorken bile anaokulundan arayıp, "Ali Kerem ateşlendi, gelin hemen..." diye telefonlar alıyorduk. Doktorunu arayıp durumu anlatınca da, bu çocuk zaten bir dünya ilaç ve antibiyotik içiyor, daha ne yapılabilir, ne verebilirim ki? diye serzenişlerle yakınıyordu. Ve bu süreçte inanın sürekli antibiyotik mi veriyor doktor diye kendi çocuk doktorumuzu bile değiştirdik. 1 hafta okul 1 hafta evde istirahate başlayınca işte o zaman gene bizim Ali Kerem'in şirazesi kaçmaya başladı. Çok sevdiğimiz okul, bize zindan olmaya, gitmek istememeye, servise binmemeye, hiç bir şey yapmamaya tövbe etmiştik artık. Ne gerek vardı yuvaya şimdi değil mi? sıcacık ev, sürekli onun üzerinde bir ilgi, yediği önünde yemediği arkasında, istediği zaman yatar istediği zaman kalkar, her şey hoşşş, tüm oyuncakları onunla , daha ne olsun ki... 

Tam da bu zamanlarda artık 25 aylık olmuş iki yaşımızı doldurmuş ve artık hem ne istediğimizi biliyor, hem kendimizi ifade edebiliyor hem de artık anaokuluna paydos demek istiyorduk. Yaklaşık 1 ay kadar zorlamayla böyle günler geçti... Tüm bu yaşananların üzerine bir de 2 yaş sendromu eklendi. Giy üstünü giymez, değiştirelim altını değiştirmez, çıkalım sokağa çıkmaz, kabus dolu günler geçirdik... 

Bugünlerde bir örnek gün:

Israrla giyinmeme, uyanamama ve servise binmek istememe krizlerini daha erkene çekmek için;

07:00 Kalkış
08:15-08:30 Evden çıkış- ki bu da en iyi ihtimalle
08:3009:00 Okula varış
Biten ağlama krizlerine yeniden merhaba... Bir ağlama seramonisi
17:00 Servisten karşılama

Benim mesai saatimin 08:30 ve eşiminde 08:00 olduğunu düşündüğünüzde yaşanan krizler neticesinde işe her gün geç gitmelere başlamak, akşam servisten almak için erken çıkmalara başlamakla giden günleri de sayamıyordum artık.

Tam iki tane pedagog gezdik, birazdan onlarında tavsiyelerine değineceğim ve anaokulu ile de görüştüm bu süreçte... Ve ayrılmamızdan son 2 hafta öncesine kadar da süreç şöyle geçti, ben oğlanı akşam okul servisinden alıp, karşılamaya çalışıyor, onunla biraz vakit geçirmeye çalışıyor ve aslında belki de kötü geçen bir gününü telafi etmeye çalışıyordum. Bu da çok uzun sürmedi ta kiii, bir Cuma günü sabah gözlerimin içerisine bakarak ve yalvarırcasına" İstemiii anne istemii !!!" diyene kadar...

O gün son kez okula gitmesini ve arkadaşlarıyla da vedalaşarak, onları öpmelerini ve artık o ne zaman okulu özler, onları görmek isterse o zaman gideceğimizi söylesem de o dakika hala gözlerimin önünden silinip gitmez, "Arkadaş istemii, okul gok anne !!!" diyerek sayıklayıp durdu.

Ve o gün son gün oldu okulda...

Sonrasında eve bir bakıcı aldık ki, bu süreçleri de ayrı bir yazıda yazacağım. Bakıcı seçilirken, nelere dikkat edilir?, Nerelerden bulunur, kimlere güvenilir?... Bir sonraki sayıya :):):)

Şimdi evde bakıcı ile birlikte keyfi yerinde, mis kokulu evinin kokusu içinde, oyuncakları yanında, her yerde annesiyle babasının fotoğraflarıyla çok mutlu...

Şimdi gelelim bu konudaki uzman görüşleri ve pedagog yorumlarına;


  • Çocuklar anaokuluna mümkünse en erken 3 yaş ancak ideal 4 yaşında verilmeli.
  • Eğer imkanlar müsaitse anne çocuğa 4 yaşına kadar evde kendisi bakmalı.
  • Hiç bir şart ve gerekçe anneyi çalışmaktan alıkoyamıyorsa, anne en azından akşamları işten erken çıkabilmeli, çocuğu okuldan erken alabilmeli, yada servisten karşılayarak eve beraber gitmeli.
  • Yok anne bunların hiç birini de yapamıyorsa, o zaman çocuğu akşam servisten karşılayacak, onunla akşam yemek saatine kadar oyun oynayıp, vakit geçirmesini sağlayacak bir oyun ablası yada bir akraba bulacak ve çocuğun kaliteli zaman geçirmesini sağlayacak.
  • Çocuklar anaokuluna direkt tam gün şeklinde değil, oyun grupları ve yarımşar günlerle alıştırılarak sonra tam güne çevrilerek verilmeli.
  • 2 yaş anaokulu için gerçekten çok erken, çocuklar bu yaşlarını ev ortamında ve sıcaklığında geçirmeli.
  • Çocuk anaokulu çağında, akşam eve dönüşlerini gece karanlığında yapmamalı, eve hava aydınlıkken dönmeli ve sabah aydınlıkta çıkmalı. (Kısacası gece hava karardı korkusuna kapılarak, bir yere geç kaldığını düşünmemeli ve uzun süre dışarıda kalma psikolojisine kapılmamalı.)
  • Anaokulu seçimi gerçekten çok önemli. Çocukların kişiliklerinin, ruhsal denge ve psikolojik gelişimlerinin ilk kucağı. 
  • Biz 5 aylık anaokulu serüvenimizde 4 kere öğretmen değiştirdik, çocuk tam birine alıştı hoop başka biri, tam birine alıştı hoop başka biri... Öğretmeni tek, kadrolu, sabit ve sağlam olan bir anaokulu seçilmeli.
  • Anne ve baba akşamları çocukla en az yarım saat birlikte oyun oynayarak vakit geçirmeli.
  • 0-3 yaş çocuğunun öz güveninin geliştiği, güven duygusunun pekiştiği, ayaklarının üzerine basabilmeyi öğrendiği, kısacası çocuğun gerçek bir birey olma yolunda ilerlediği bu dönemde ona doğru yaklaşmalı, ürkütmemeli, onunla ilgilenmeli ve onun yolunda ona yol gösterilmelidir.
  • Anne ve babanın ortak bir tutum sergileyip, aynı dili konuşması gerekmekte ve birinin hayır dediğine öbürünün evet diyerek, çocuğu kavram kargaşasına sokmaması gerekmektedir.
  • Anne, anne, anne... Tüm yolların kesiştiği, tüm doğruların birleştiği ve sonucun hep o noktada kaldığı bir birey var ki, o da ANNE. Çocuğun bu dönemlerinde duygusal olarak açlığını gidermek, çocukla daha çok vakit geçirerek, davranış biçimi, kimliği ve kişiliğini ortaya koymaya çalışmak, çocuğu desteklemek, tökezlenmesine engel olmak, onu hep korumak, kollamak ve kucaklamak için ANNE de ANNE.
Biz sonuç olarak bu deneyimimizden öğrendik ki, anaokulu gerçekten çok önemli, anaokulu seçmek daha önemli, asıl çocuğun buna hazır olması çok çoook daha önemliymiş. Küçücük bedene büyük yükler yükledik, her sabah sıcacık yatağından tatlı uykusundan feragat etmesini bekledik, bizimle evden ayrılıp, bizimle eve dönmesini istedik ve o küçücük cana bizim bile çekmeye tahammül edemediğimiz bir yükü yükledik. Neyse ki 5 ay sürdü. Şu saatte zararın neresinden dönerseniz kardır, diyerek ve zamanın şartları ve çıkmazlarında kendimizce bir şeyler denedik ve olmadı. Yaşanması gerekiyordu, yaşandı ve bitti. Üstüne bir çizgi çektik ve şimdi mutlu mesut evimizde hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. 

Sizlere selam, bizlere de kelam olsun...

Sevgilerimle, 
Şuh-i Fidan


5 comments:

  1. Bende en az 3 yaşına kadar anne bakmalı çocuğa diyenlerdenim. Ne yazık ki bizde büyük oğlumu 15 aylıkken krese vermek zorunda kalmistik. Giden bakıcısınin yerine yenisini bulamamistik, kimsededestek olmayınca krese gitmistim Yasadiklarimiz halen bir yara. Ozellikle de bende :( sonrasi mı? İstifa ettim işimden :(

    ReplyDelete
  2. Bende en az 3 yaşına kadar anne bakmalı çocuğa diyenlerdenim. Ne yazık ki bizde büyük oğlumu 15 aylıkken krese vermek zorunda kalmistik. Giden bakıcısınin yerine yenisini bulamamistik, kimsededestek olmayınca krese gitmistim Yasadiklarimiz halen bir yara. Ozellikle de bende :( sonrasi mı? İstifa ettim işimden :(

    ReplyDelete
    Replies
    1. Şafak Hanım, sormayın hani diyorlar ya en iyi anneler anlar diye, gerçekten öyle... Şimdi sizi o kadar iyi ve net anlıyorum ki, ben de tam o istifa noktasından döndüm bu bakıcı ile. O kadar git geller ve mutsuzluklar yaşandı ki, özellikle de son dönemde. Gerçekten bir hatanın ucundan döndük... Napalım yaşancakmış, yaşandı ve bitti. Sizin içinde hayırlısı olsun... Sevgilerimle ...

      Delete
  3. Kızım 22 aylık annem bakıyor oğlumu 3 yasından sonra vermiştim anaokuluna kızımı biraz daha erken versemmi acaba derken yazını okudum ve hemen vazgectim bu fikrimden annem pes edene kadar baksın cok zor sürecler bunlar oğlum 3 ay aglamıştı anaokuluna gitmemek icin. icinede cok kapanık bir cocuktu ve gitmesi sosyalleşmesi gerekiyordu zor alıstı ama iyide oldu cokda faydasını gorduk sanırım onemli olan doğru zamanda doğru kararı verebilmek ve cocugun hazır olup olmadıgını gozlemleyebilmek ama malesef biz calısan annelerin mecburiyetleri farklı tecrubeler yasatabiliyor.Pedagog desteği ile bu süreci cok guzel atlatmıssınız bundan sonrası daha kolay olacaktır sevgiler

    ReplyDelete
    Replies
    1. Gülşah Hanım Merhabalar, gerçekten bu işte pes edene kadar annelere baktırmak ve sonuna kadar sabretmek çok önemliymiş, ben de bunu gördüm ve sizlerle de paylaşmak istedim. Ne mutlu bana, hepimizi aynı doğru yola sokabilmeyi başarabiliyorsam... Güzel yorumunuz ve katkılarınızdan dolayı bende teşekkür eder, sevgilerimi sunarım.... Fidan

      Delete