Merhabalar,
Yazacak ve yapacak o kadar çok şey birikti kiiii. Ne yapsam nereden başlasam derken aklımda en çok yer eden ve bunu da yazmazsam olmaz dediğim bir anımı paylaşacağım sizlerle...
Geçen hafta Perşembe (21.05.2015) iş çıkışı ne zamandır aklımda olan ve artık vakti geldi de geçiyor bile dediğim ve yakından da çok tanışmak istediğim Sevgili Aslı'nın takı atölyesine gitmiştim. Nişantaşı'ndaydım ve hoşça vakit geçirdikten sonra eve dönmek için Vali Konağı Caddesi'nde tam taksiye el kaldırmak üzereyken Eşim Emre ile telefonda görüştük ve babasının ilaçlarını almam için doktorunun muayenehanesine uğramamı istemiş ve bende belli bir miktar yolu geri dönerek, tesadüfen kapanmakta olan muayenehaneden ilaçlarını almıştım. Tam binadan çıktım ve karşımda bir taksi, taksici ile göz göze geldik. Buyurun dercesine bir kafa salladı. Bense halen cinsiyetini çözmeye çalışırken daha doğrusu, kadın taksici görmenin şokunu atlatmaya çalışırken, taksisine biniverdim.
Aslında her şey bir tesadüfle başlamıştı. Çünkü ben doktora gitmeden çoktan bir taksiye el kaldırmış ve eve doğru yol alıyor olacakken, bir anda bir telefonla yönümü değiştirmiş, kapanmakta olan muayenehaneden ilaçları son dakika dükkana kilit vurulmadan önce almış ve sonra yine bir anda bilemediğim bir şekilde doktorun binasından çıkarken kendimi bir bayan taksicinin kollarına atıvermiştim.
Gelelim bundan sonraki bence bir o kadar ilginç, bir o kadar ders çıkarılacak, bir o kadar kadın hali ve dünyası, bir o kadar hayat şartları, geçim derdi, üniversite görmüş geçirmiş bir kadının hayat hikayesine;


*** Tüm konuşmalar toplam 15 dk içinde ve tahmin edersiniz ki, ben bayan karşımdaki bayan şöför ve dolayısıyla bu kadar zamanda yapılan dağ gibi muhabbete;
Ben: Merhaba, çok şaşırdım, emin olamadım ve nasıl oldu anlamadım ama şaşkınlıkla bindim taksinize...
Bayan Taksici (Hilal): Evet, fark ettim zaten şaşkınlığınızı, müsaitim anlamında kafa salladım o yüzden size. Alıştım ama artık bu duruma genelde herkes binmeden önce aynı tepkiyi veriyor.
Ben: Yani eminim öyledir. İsminiz nedir?
Bayan Taksici: Hilal
Ben: Memnun oldum, ben de Fidan. Ne zamandır bu işi yapıyorsunuz?
Hilal: Resmi olarak bir durağa kayıtlı 4,5 senedir çalışıyorum, ondan öncede ara sıra yapıyordum. Zaten bu yüzden, o dönemde beni tanıyan bir abla bana vesile olarak ilk Pera Taksi Durağı'nda işe başlamamı sağladı. Duraktakiler de işi zaten bildiğimden güvenerek arabalarını teslim ettiler. 2,5 yıl Pera'daydım şimdi son 2 yıldır da Atatürk Havalimanı Taksi Durağı'ndayım.
Ben: Peki nasıl gidiyor işler?
Hilal: Valla Pera'dayken daha iyiydi, daha sık müşteri alıyordum ve daha çok kazanç vardı. Havalimanında sıra çok bekliyorsunuz, müşteri uzun yol müşterisi oluyor ama gidene kadar trafikte zaten mahvoluyorsunuz. Bir de hiç konuşmuyorlar, uzun yoldan geldiklerinden hemen kendilerini eve atıp, dinlemek istediklerin dolayı ruh gibi oluyorlar. Bir de uzun saat uçtuklarından çok radyasyon alıyorlar, ister istemez beni de etkiliyor bu durum.
Ben: Peki hangi saatler arası çalışıyorsun?
Hilal: Ben 24 saat çalışıyorum. Sabah 7:00, ertesi sabah 7:00.
Ben: Taksi -araç senin mi? Yoksa sen şöför olarak mı çalıştırılıyorsun?
Hilal: Araç benim değil, şöför olarak çalışıyorum.
Ben: Nasıl dayanıyorsun bu kadar saat direksiyon başında uykusuzluğa?
Hilal: İnsanın bünyesi alışıyor belli bir süreden sonra. Hele geçen hafta 1 hafta izin kullandım, hemen vücut tembelliğe alıştı, sonra işe başladığımda ilk bir kaç gün çok zorlandım.
Ben: Hiç uyuduğun yada gözlerinin kapandığı bir an bile olsa içinin geçtiği vakit oldu mu?
Hilal: Olmaz olur mu? Uyumadım tabii ki de direksiyon başında ancak içimin geçtiği oldu. Havalimanı yolcuları genelde uzun yol yolcuları, belli bir süre hep aynı düzlükte ve yolda gidince, arada muhabbet de olmayınca, ister istemez içiniz geçiyor. Bazen duraktayken de uykumun geldiği oluyor. O zamanlar sıra bende değilse yada çok sıra varsa, yarım saat yada bir kaç saat kestiriyorum. Yada iş olmadığı zamanlarda kestirdiğim oluyor.
Ben: Memleket neresi?
Hilal: Diyarbakır
Ben: Gittin mi hiç oralara?
Hilal: Doğduktan sonra bir kere gitmişim, sonra da hiç gitmedim.
Ben: Mezuniyet derecen nedir?
Hilal: Üniversite Büro Yönetimi mezunuyum. Ayrıca Grafikerim.
Ben: Hiç işini yapmadın mı peki?
Hilal: Büro yönetimi yapmadım hiç, grafikerlikte de bir kaç kez freelance çalıştım ama insanları memnun etmek gerçekten çok zor. Sizin tasarladığınızı bazen beğenmiyorlar, yada beğeniyorlar ancak görsel çıktıya gidip geldikten sonra çıktısını görüp beğenmeyen çok oluyor. Sanırım düşündükleri ve bekledikleri birbirini tutmuyor, yada neyi farklı geliyor onlara bilemiyorum ama baktım ki, pek uğraşılacak ve de uğraştığınıza değecek bir iş değil, bıraktım o yüzden.
Ben: Evli misin?
Hilal: Evliydim. Hatta lise ve üniversiteyi bile evliyken bitirdim. Çok erken yaşta evlendim. Bizim oralarda öyleydi ama sonra ayrıldım.
Ben: Genelde trafikte erkek şöförler önlerindeki ya da sağ-sollarındaki araba onların istediği gibi gitmezse yada falsolu bir hareket yaparsa "Kesin bu arabayı kullanan bayan şöfördür." derler. Ancak taksici olunca bir de taksiyi kullanan sen bayan olunca acaba bilmeden arkadan ne söylüyorlardır ? :)
Hilal: Sormayın, az önceki meseleden dolayı zaten kafam biraz takıldı. Kötü bir tartışma yaşadım bir adamla.
Ben: Ne oldu?
Hilal: Gittiğim şeritteki trafik yoğundu. Önümdeki araba yan şeride kayınca ben de arkasından ona eklendim. Bu sefer karşı şerit tıkanınca da bir başka arabayla tartışmak zorunda kaldık. Tekrar şeridime girmek isteyince ben, adam da bayan şöför olduğu nerden belli diyerek tersledi.
Ben: Ailen nasıl bakıyor duruma?
Hilal: Onlar biliyorlar, bir sorun yok.
Ben: Pera Taksi'de taksici olmak nasıldı? Türlü türlü insan var. Bayan olarak çok zorluklar yaşamadın mı?
Hilal: Yaşamaz olur muyum? Çok hareketli bir yer. Her türden cinsten insan biniyor, kötü şeylerle karşılaştığım durumlarda oldu. Alkollü olanı var, ayakta duramayanı var, vs vs. aşıyorsunuz ve savaşıyorsunuz bunlarla. Kazancı çok boldu ama. Genelde yakın çevre, sürekli bir sirkülasyon oluyor ve hem uykunuz gelmiyordu, daha doğrusu gelecek vakit olmuyordu ve gün nasıl bitiyor anlamıyordunuz.
Ben: İnmeden önce bir fotoğrafını çekebilir miyim? Bir blogum var yazıyorum, sana da yer vermek isterim orada çok...
Hilal: Tabii ki, çok sevinirim. Teşekkür ederim.
Ben: İstanbul'da senin gibi kaç bayan var acaba böyle taksicilik yapan biliyor musun?
Hilal: İstanbul'da 10, tüm Türkiye'de de yaklaşık bildiğim kadarıyla 25-30.
Ben: Daha önceden otobüs ve metro kullanan bayan şöförler görmüştüm ama sayende taksici de görmüş oldum.
Ben: Kaç yaşındasın?
Hilal: 35
Ben: Çocuğun var mı?
Hilal: Yok.
Ben: Müsait bir yerde inebilir miyim?
Hilal: Tabii ki de.
Ben: Tanıştığıma çok memnun oldum. Allah işini rast getirsin ve kazancın bol olsun inşallah...
Hilal: Çok teşekkürler... Siz de sağ olun.
Kartımı verdim, takip edeceğini söyledi. Ve bence çok güzel bir şekilde ayrıldık.
Ha unutmadan buyurun sizi de Hilal'le tanıştırayım. Belki bir gün sizin de yolunuz kesişir bu güzel Hanım'la...
Peki tüm bunların üzerine söylenecek yada çıkarılacak neler var.... Çok fazla uzatmadan sadete getireceğim;
- Ey, ülkem sen nelere kadirsin...
- Ne olacak bu Üniversitelilerin hali?
- Hala aranızda kadın-erkek ayırımı yapan yada eşitliğine inanmayan var mı?
- Kadınları sınıflandırmak ve sadece bir kesime sığdırarak başka iş yapamazlar diyenlere inat mı gelsin bu olay.
- Kader mi? Şans mı? Hayat mı?
- Düşünsenize bir Pera 'da Taksici olduğunuzu...
- Hala işsizlik kol mu geziyor bu ülkede.
- Yok canım, sağolsun AKP var. Sloganı da "Onlar konuşuyor, biz yapıyoruz." Gerçekten de bakın neler yapıyorlar yada durun durun yaptırmak zorunda bıraktırıyorlar...
- Bir ailenin geçim derdi...
- Her üniversiteli şöför olmak için mi okumalı, yada artık tüm şöförler, İngilizce bilen, üniversiteli mi olmalı mı?
- Ey hayat sen nelere kadirsin?
Şimdi bu son cümleyi düzeltilmek üzere ve yorumlanmak üzere sizlere bırakıyorum:
"Yolların ustasıyım, kızların hastasıyım."
Bizim Hilal için ben şöyle düşündüm, "Yolların ustasıyım, memleketi bu hale getirenlere inat ekmeğimin peşi sırasındayım."
Sevgiler,
Şuh-i Fidan
Bir kadın için zor bir meslek... Heleki 24 saat olursa...
ReplyDeleteAzimle kalkmış altından belli... Yolların ustasına selam olsun :)
Aynen dediğiniz gibi, sonsuz katılıyorum size...
DeleteSevgilerimle... :)
Taksicilik zor bir meslek, hele İstanbul trafiğinde çok daha zor. Babam taksi şoförü, yaşadığı sıkıntıları, karşılaştığı olayları çok iyi biliyorum, trafikte gece gündüz sabırlı ve sakin kalabilmek kolay iş değil. Hilal Hanım'ı ve zor şartlarda çalışan tüm bayanları gönülden tebrik ediyorum. İyi ki varsınız..
ReplyDeleteBence de bu zamanda bu şartlarda ve kadınların bu kadar hor görüldüğü, neredeyse olaysız bir günün geçmediği İstanbul şartlarında ben de Hilal'i yürekten kutluyorum. Her baba yiğidin yani kadının yapabileceği bir iş değil... Güzel yorumunuz içinde ayrıca çok teşekkür ederim.
DeleteSevgilerimle...
Fidan