Şimdi bu yazımı daha önceden anne olan arkadaşlar çok iyi
anlayacaklar ama geçenlerde aklıma geldi, ilk hamileliğimde daha gebeyken, bir
çok kimsenin söyledikleri hala kulağımda çınlıyor;
“Sancıların sıklaşacak, suyun gelecek ve işte sonrasında
hemen hastaneye gidip doğuma gireceksin.”
Hmmm peki oldu, oldu da sancı dediğin nasıl bir şey ?
Adet ağrısı gibi mi?
Çok yemek yiyince kıvranan bir miğde ağrısı gibi mi?
Bıçak saplanmış gibi bir ağrı mı?
İlla sancı mı olması lazım?
İlla su mu gelmesi lazım?
İlla sancı mı olması lazım?
İlla su mu gelmesi lazım?
Su mu? Ne suyu?
Küçük tuvalete çıkar gibi mi? Akıntı gibi mi? Yoksa bardaktan boşalırcasına gibi mi?
Suyun gelmesi demek ne demek?
Nedir bu ağrı diye kendimce konuyu kavramaya çalışıyordum.
Şunu söyleyim ki, iki oğlumda da yaşadığım doğum tecrübemle belinizden, göbek
deliğinizden, kasıklarınıza kadar şiddetli vuran, daha önce hiç bu saydıklarıma
da benzemeyen türde bir ağrı. Anlamamanız yada bu tür bir ağrıyı hiç
hissetmemeniz mümkün değil. Dibine kadar sizi kıvrandıran, ben buradayım diyen
bir ağrı.
***(Parantez içi şunu da belirtmekte fayda var ki, her
kadının vücut dayanıklılığı ve ağrı eşiği bir değildir. Sizin az hissettiğinizi
bir başkası çok hissedebilir, size göre çok bir başkasına göre az bir
duyarlılıkta olabilir. Nasıl ki, kulağımıza küpe taktırırken kimi çok acıdı
der, kimisi de hiç hissetmedim der, işte anlatmak istediğim tam da bunun gibi
bir fark...)
Ancak kulaktan
meseleyi açmışken şunu da söyleyeyim ki, lütfen her söyleneni kulağınıza küpe
olarak takmayın... Aksi takdirde can yakıcı hikayeler sizi üzebilir, hiç
gereği yok ve dediğim gibi lütfen siz
sadece kendi hikayenizin baş kahramanı olun ve başkalarının ne dediği ve ne
yaşadığını kulak arkası edin...
Ama “DURUN” ağrı dedik diye panik yapmak, telaş yapmak yok.
Adam öldürmüyor... Sadece bu kasılıp, gevşemelerle bebeği de kendinizi de doğuma hazırlıyorsunuz ve
doğal olarak anneliğin ilk zorlu aşamalarından biri olan doğum sınavına da
girmiş oluyorsunuz.

( * )
Evet ağrı konusunu işledikten sonra şimdi gelelim bir diğer
önemli meseleye yani Doğumdan Önce Su Gelmesi meselesine....
Nedir bu su derseniz? Bebeğinizin karnınızın içinde oluştuğu
andan itibaren, doğum süreci gerçekleşene kadarki geçen süreçte, her türlü
tehlike ve dış etkenlere karşı kendisini koruduğu keseciğin içerisinde yer alan
sıvıdır bu “SU”. Yani oldukça mühim ve önemli bir görevi vardır.
Doğumdan önce aniden, daha önceden gelişini hissettirmeden,
sizin kontrol edemeyeceğiniz bir şekilde, idrarınızın geldiği haberini alır
gibi tuvalete koşar ancak tutmaya çalışsanız da başaramadığınız, bacaklarınızın arasından akan
türde bir sıvıdır. Miktarı da oldukça çoktur. Ancak bu kimi durumlarda sızıntı
şeklinde, kimi durumlarda da bardaktan boşalırcasına olabilir. İdrarınızı
tutmada kendi kontrolünüzü kullanabilirsiniz ancak bu suyu tutmada hiç bir şey
yapamazsınız. Yani benim suyum aynen böyle geldi. Bir gece yemekten sonra önce
beni bir ateş basmalar başladı, sonra küçük küçük gıdıklarcasına ağrılarım
oldu. Oturduğum yerden bir kalktım, çok tuvaletimin geldiğini fark ettim,
tuvalete gittim ve hatta giderken suyum gelmeye başladı ve tuvalette de
sonlandı. J
Peki bu durumlarda ne yapıyoruz?
- Suyunuz gelmedi, ancak ağrınız çok var, hemen (vakit kaybetmeden) kadın doğum doktorunuzu arayın.
- Ağrınız yok ama suyunuz geldi, hemen (vakit kaybetmeden) kadın doğum doktorunuzu arayın.
- Hem ağrınız var, hem suyunuz geldi, hemen (vakit kaybetmeden) kadın doğum doktorunuzu arayın.
Kadın doktorunuza ulaşamadığınız hangi durum söz konusu
olursa olsun, muhakkak size en yakın olan yada anlaşmalı olan hastahanenize
gidin. Bu işin şakası olmaz ve doğum sizin keyfinizi beklemez.
Kısacası bu iki konuda; doğuma
sizi hazırlayan ve artık vaktin dolup, zamanın geldiğini işaret eden
alarmlar...
Ayy ne güzel oldu valla, şimdi
sizlere yazarken yeniden yaşadım o anları... J
J J
Size komik ama gerçek ve de
kendimin bizzat yaşadığı bir gerçeğimi anlatayım. İlk oğluma hamileyim,
yukarıda bahsettiğim gibi suyum geldi, zaten hastahane çantamda hazırdı,
çantayı aldık ve tam da kapıdan çıkarken, taaa anneannem zamanından kalma eski
bir gelenek mi dersiniz, kimilerine göre batıl bir inanç mı dersiniz ne
dersiniz bilmiyorum ama annem hemen bir kalıp sabunu boynumdan, tişörtümün içine atarak ve 3 kere
bu işlemi yaparak, şunları söyledi:
-
“Sabun gibi kayıp gelsin, bir avazda kurtarsın”
diyerek bu seramoniyi gerçekleştirdi.
O zaman için bir şey ifade etmemişti ama şimdi ne demek istediğini gayet iyi anlıyorum J
O zaman için bir şey ifade etmemişti ama şimdi ne demek istediğini gayet iyi anlıyorum J
Peki sonra ne mi oldu efendim, bizim evdeki herkes ben
dışında panikleyerek, koşarak aşağıya arabaya indiler, doğuma giden ben en son
kapı kilitliyordum JJJ
Ha bir tek şunu dediğimi hatırlıyorum;
“ Arabanın ön koltuğunu bana bırakın...”
“ Arabanın ön koltuğunu bana bırakın...”
JJJ
Nedenine gelince, o gece annem (zaten bizde kalıyordu doğum
dolayısıyla),kayınvalideler (bizde yemekte idiler) herkes bizdeydi, benden çok
panik yaptılar ve herkes koşarak gitti, bense gariban J, dua ederek evimin kapısını
kilitliyordum ve diyordum ki;
“Bekle beni, bebeğimle ve artık 3 kişi döneceğiz.” ...
Sizlere de bir avazda, az sancılı, sabun gibi kayarak gelen bebeğinizle, normal yollu bir doğum
diliyorum.
Sevgiyle ve nefesinizle kalın...
Fidan DUMAN
( * ) Fotoğraf gebelikveannelik web sitesinden alınmıştır.
No comments:
Post a Comment